
Vishegrad Kalesi, Arda Nehri’nin sağ kıyısında, Harman Kaya Mevkiinde bulunan yüksek panoramik zirvede bulunmaktadır. Kalenin adı slav kökenli olup "büyük şehir" anlamına gelmektedir. Diğer slav ülkelerindeki kalelerde de çok sık rastlanan bir isimdir. Kale aynı zamanda, yöre halkı arasında Yustyu Hisar (Yukarı Kale) olark da bilinmektedir. Kale surları, bugünkü durumundan anlaşılacağı gibi, antik çağda inşaa edilmiş, eski kalenin temelleri üzerine inşaa edilmiştir. Kalenin derinliklerinde, fırın temelleri ve yer altı sığınakları bulunmuştur. Yapılan kazılarda değirmen taşları, çömlek parçaları, demirden yapılmış aletler ve silahlar bulunmuştur. Hammadeler, Tunç Çağı ve Geç Demir Çağı geçiş dönemine aittir. Kalede hayatın, Antik ve orta Çağ dönemlerine ait olduğu varsayılmaktadır. Kaleye yakın mesafede, onyedi adet, Trakya mezar höyükleri bulunmuştur. Orta Çağ’a ait olan kale, muhtemelen 12 inci- 13 üncü yüzyıllarında inşaa edilmiştir. 0,56 dölümlük küçük bir kaledir. Kalenini güney surları uzunluğu 75 metre olup, sur zirve yüksekliği 1,75 metredir. Günümüze kadar ayakta kalan yüksekliği ise, 7 metre olmaktadır. İki, internal dikdörtgen kule bulundurmaktadır. Bunlardan bir tanesi, kalenin anadolu cephesinde bulunmakta ve 9,1 X 7,5 m ölçülerine sahiptir ve duvarları 2,3 m kalınlığındadır. Odanın merkezine, sonradan inşaa edilerek, bir duvar eklenmiştir. Bu duvar kulenin güney duvarının yanına inşaa edilmiş olup, iki duvar arasında iyi tanımlanmış bir boşluk bulunmaktadır. Zemin katının, su deposu olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. İkinci kule, güney surlarının merkezinde bulunmaktadır ve 6,2 X 2,2 m ölçülerine sahiptir ve duvarları 2,2 m kalınlığındadır. Kuzey surunun batı yarısında, taş yapımı, dış merdiven muhafaza edilmiştir. Bu merdiven, kulenin ikinci katının girişi olarak kullanılmaktaydı. Güney surlarına 5 m mesafede paralel olarak, ikinci bir duvar bulunmaktadır. Bu iki duvar arasında, 51 metrelik, büyük bir salon oluşmaktadır. Bu salon sonrasında, enlemesine inşaa edilmiş, duvarlarla bölünmektedir. Bu duvarların inşaatında, çamur ile kırık taş parçaları kullanılmıştır. Kayalıklara erişimin zor olmasına rağmen, kuzey cephede yeni bir duvar inşaa edilmiştir. Bu kale, her yönden ve cepheden korunmaktadır. Kalenin ana girişi güneydoğuda bulunmaktadır ve önceleri girişin genişliği 2,5 metre olup, daha sonra 1,2 metre olarak daraltılmıştır. Günümüzde, büyük bir kısmı tahrip olmuştur. "Vishegrad" Kalesi, Edirne ve Filibe (Plovdiv) arasında, Rodop Dağı istikametinde ve Varbitsa Nehri boyunca devam eden yolun, güzergah değişme mevkiini korumaktaydı. Ohri Bölgesi valilerinin, iyi muhafaza edilmiş akropolde ikamet ettikleri bilinmektedir. Tarihçilere göre, Vishegrad Kalesi surları altından, Geoffroi de Villehardouin’nın Mareşalı olduğu haçlı seferi ordusu geçmiştir. Arda Nehri’nin sol kıyısında bulunan Mneakos (Monyak) Kalesi bulunmaktadır. Bu kalenin altında bulunan kışlada Henry, Latin İmparatorluğunun ikinci imparatoru olarak seçilmiştir. 13 üncü yüzyılda, Doğu Rodop Bölgesi ve bugünkü Kırcaali Bölgesi ve çevresi, Latin İmparatorluğuna karşı açılan çatışmalara sahne olmuştur. 1206 yılının yaz aylarında, mağlup olarak dönen haçlı ordusu, Bulgar Çarı Kalogian’a karşı, seferberlik başlatmayı başarmıştır. Arda Nehri kyılarında ilerliyerek, güzel ve bereketli bir vadiye varmışlardır ve bu vadide etkileyici tahkimatlar inşaa edilmiştir.Diğer kaynaklara göre, 1207 sonbaharında, Ohri Bölgesi mücevherleri hakkındaki söylentilerden etkilenen, Selanik valisi Vonifatio Monferadski, bölgeye yürümüştür. Yerliler pusu kurmuş ve Latin Şövalyeleri yenmiştir. Vonifation’un kellesi alınıp, Kalogion’a gönderilmiştir. Efsaneye göre, kaleye giden gizli yeraltı kanalları bulunmaktadır ve bu kanallar kaleye, yiyecek takviyesi için kullanılmıştır. Başka bir efsaneye göre; kaleye bilinmeyen bir yerden, kıralın hazinesi olan, altın dolu sandıklarla yüklü eşekler girmiştir fakat, bu eşekleri bir daha hiç kimse görmemiştir. Yine bir efsaneye göre; avını kovalayan bir avcı köpeği, bir deliğe girmiş ve üç gün sonra kalenin kuzeyinde, üç saatlik uzaklıkta bulunmuştur. Avcılar kapıyı açmış ve kanalların, iki insanın rahatlıkla yürüyebileceği genişlikte olduğunu fark etmişlerdir. Üçüncü bir efsaneye göre; yeraltı tünelleri Edirne’ye çıkmaktadır.