
Konum tanımı: Kale; batı ve güney cebhelerinden neredeyse ulaşılması imkansız, yüksek kayalıkların üzerinde bulunan platoyu kaplamaktadır. Kırcaali’den 5-6 km uzaklıkta bulunan "Studen Kladenets" Barajı’nın sol kıyısında bulunmaktadır. 586 m yükseklikte ve koordinatlarına 41 ° 37"22 "N ve 25 ° 27"42 "ID sahiptir. Kale çit ile iki bölüme ayrılmıştır - bir şehir ve bir akropol- kale. Dış duvar cephesi, tepenin kuzey kısmını çevrelemekte ve kayanın patternini izlemektedir. Kale, kuzeydoğu ve güneydoğu cephelerinde, dik uçurumda dominant karakter göstermektedir. Kalenin her bir tarafında kule bulunmaktadır. Girişi batı cephesindedir. Ana kapısı çift kanatlı olup, geniş ahşap kiriş, kilit olarak kullanılmaktaydı. Kuzey tarafı kalın trapezoidal kale girişi olup, güney cephesinde birçok zemin katı bulundurmuş ve bunlardan bir tanesi – yaklaşık 8 metre yüksekliğinde- günümüze kadar ayakta kalmıştır. Yer zeminin eğriliklerinden sonra, sur güneye doğru devam etmekte ve 50 metre yükseklikte aşılmaz bir kayaya ulaşmaktadır. Güney platosunun en yüksek konumu kale ile çevrilmektedir- kalın trapezoidal ve surlar boyunca devam ederek inşaa edilmiş burçlu akropol. Bu burçlardan iki tanesi, kuzey surlarının merkezinde bulunan girişi çevrelemektedir. Toplam koruma alanı, yaklaşık 50 dönüm idi. Bu alana, bölgeyi keşif esnasında görülebilen birçok yapı ve akropolün derinliklerinde bulunan, büyük dörtgen de dahildir. Giriş zemin katı, kayalıkların içerisinde bulunmaktadır ve muhtemelen su deposu olarak kullanılmıştır. Batıda, şato-kale’nin altında, en az iki katlı olduğu tahmin edilen, güzel bir yapı bulunmuştur. Alt zemin katı, kayaların içerisinde bulunmaktadır. Sıvalı duvarlara sahiptir. Dört dörtgen sütun, üst katın zeminini desteklemektedir. Bu zeminin taban yüksekliği, kayaların seviyesindedir. Bu bölgenin, ikinci su deposu olarak kullandığından şüphe edilemez. Bu yapının üst tarafında, siyasi amaçla kullanılmış yapı bulnmaktadır. Dış surun girişinde, çok katlı bir yapı daha bulunmaktadır. Bu yapının zemin katı, kazınmış olan kayaların içerisinde bulunmakla birlikte, duvarları sıva harcı ile kaplanmıştır. Burada bulunan çok sayıdaki seramik, alanın yiyecek deposu olarak kullanıldığını göstermektedir. Seramiklerin bulunduğu güney duvarında, mutfak araç ve gereçlerinin bulunduğu rafların olduğu anlaşılmkatadır. Rafların düşmesine rağmen, 20 adet bardak ve testi zarar görmemiştir. Girişi batıdan olup, iki dikdörtgen kule tarafından korunmaktadır. Akropol-kale, dağ hacminin doğu cephesinin, büyük bir kısmını kapsamaktadır. Aynı zamanda burada bir garnizon bulunmaktaydı. Kale ise savaş dönemlerinde, mülteci merkezi olarak kullanılmıştır. Kale ile ilgili ilk bulgular, Üçüncü Haçlı Seferi’ne dayanmaktadır (1189-1192). Batı şövalyeleri, Filstin’e sefer yolculukları esnasında, önmeli Bizans Kaleleri’nden olan kaleyi, işkal etmişlerdir. Onikinci yüzyılın son on yıllında ve haçlı seferlerinin geçişinin tamamlanmasının ardından Mneakos, yeniden Bizans yönetimi altına girmiştir.Kale, Rodop Dağı 1206 yılındaki haçlı seferleri ile bağlantılıdır. Tarihçi Geoffroi de Villehardouin (1160-1212) ve Romenie Askeri Birliği’nin Mareşal’i, Arda Nehri vadisinin güzel ve bereketli olduğunu ve Monyak Şövalyeleri’nin bu konumda, Flandre İmparatoru Baldwin’in ölüm haberini aldıklarını yazmıştır. Kardeşi Henry, bu kalede, son Kutsal Roma İmparatoru olarak tacını takmıştır. Kale ve tüm Ohri Bölgesi, on üçüncü ve on dördüncü yüzyıllarda, İkinci Bulgaristan İmpratorluğu ve Bizans İmparatorluğu arasındaki toprakların sınırı idi. Stratejik konumundan dolayı, birçok ünlü Bizans valilerinin yanı sıra, tüm Ohri Bölgesi valilerinin evi olmuştur. Mneakos müstahkem mevkii olduğundan, Mihail Asen II 1254 yılında, Bizanslılar tarafından işgal altında olan, Ohri Bölgesi’ndeki toprakları tekrar almaya çalışırken, feth etmeyi başaramadığı tek kale dir. 1254-1255 yıllarında, yeni çar Mihail Asen ΙΙ, krallığının ilk yıllarına kaybettiği toprakları tekrar ele geçirmek için, çaba sarf etmiştir. O dönemde, Rodop Bölgesinde ki durumları konu alan Akropolit "Tarihi" adli kitapta, bir pasajda şöyle yazamaktadır: ... "Yoğun kuşatma üzerine, Peristitsa ve Krichim ve Ohri Bölgesi’nde bulunan her şey, hemen ele geçirilmiştir. Mneakos hariç. Romalılara ait olduğu anlaşılmıştır. ».... "Tüm kuşatmalara ve saldırılara dayanan şehir, Theodore Laskari B’ nin kuşatmasına kilitlerini açmıştır. O dönemde Mora (Ohri) bölge merkezinde, atanmış vali olarak, üstün yetenekli askeri lider Filantropin Duke Alexis görev yapmaktaydı. O dönemlerde Monyak Bölgesi’nde yaşayan ünlü komutanlardan bir diğeri de, Bulgar kökenli Bizans aristokratı, İoannis Asen idi. Soyu, 1278 yılında Bizans İmparatorluğuna sığınan Kral İoannis Asen’e dayanmaktadır. İoannis Asen Melnik Bölgesi’nin lorduydu ve 1343 yılında Mora Bölgesi lordu olarak atandı. 1343 yılında, Kral John Alexander’ın kuşatmalarına karşı koymuş ve böylece, Mneakos Bölgesi’ni Bulgarlar’ın işgalinden kurtaran komutan olmuştur. Bölgede, birkaç ay boyunca iki lord- biri Perperikon Bölgesi Bulgar lordu, diğeri ise Monyak Bölgesi Bizans lordu. Bu sürecin sonunda İoannis Asen, kendisi ile aynı topraklardan olan Bulgar lorduna karşı baskın çıkmış ve Despot ünvanını alarak Rodop ve Ege Bölgeleri’ne hüküm etmiştir.
